//-->

ders-konulari

ATATÜRK VE EĞİTİM

ATATÜRK VE EĞİTİM

Atatürk'ün Millî Eğitim konusuna gösterdiği ilgi ve bu konuda dile getirdiği görüşler incelendiğizaman, bu konuya bir eğitim düşünürü gibi baktığı, konunun tüm yönüyle yakından ilgilendiği, çevresine Millî Eğitimin önemini anlatmak amacıyla her fırsatı değerlendirdiği, Millî Eğitimde amaç ve ilkeleri açıklığa kavuşturduğu görülmüştür. Atatürk eğitim alanındaki gelişmenin lideri olmuştur.

Atatürk'ün gözünde, Türk Millî Mücadelesi, sırf askerî nitelikte, düşmanı vatan topraklarından çıkartmayı amaçlayan bir hareket değildir. Askerî alanda kazanılacak zafer, millî kurtuluşun ilk şartıdır. Ancak zaferden sonra yapılacak işler, bağımsızlık savaşı kadar önemlidir. Savaş sürerken bile, Atatürk, savaş sonrasının sorunlarına hazırlanmış, bu arada Millî Eğitim konusuyla ilgilenmiştir.

Bağımsızlık Savaşı’nın en bunalımlı günleri, düşman kuvvetlerinin kesin sonuca ulaşmakhayaliyle baskılarını arttırdıkları günlerde, 16 Temmuz 1921'de, Ankara'da "Maarif Kongresi" (Millî Eğitim Kongresi) toplanmıştır. Atatürk cephedeki koşulların zorluğuna rağmen, bu Kongrenin ertelenmesine göz yummamış, hatta kongrenin açılış konuşmasını kendisi yapmıştır.

Bu açılış konuşmasında, düşmanı vatanımızdan kovmak için kullanılması zorunluluğuna rağmen "millî" ve "çağdaş" bir eğitimin temellerinin atılmasını, yapılacak işlerin sağlam bir programa göre yapılmasını istemiştir. Ayrıntıları eğitim uzmanlarına bırakmak istediğini belirterek, bazı genel ilkelere değinen Atatürk, eski devrin hurafelerinden, boş inançlarından, doğudan ve batıdan gelebilecek zararlı etkilerden uzak, millî karakter ve tarihimize uygun bir kültüre ihtiyaç duyduğumuzu söylemiştir. Bu yolda "Gelecekteki kurtuluşumuzun büyük önderleri" olarak

selâmladığı öğretmenlere duyduğu derin saygıyı da dile getirmiştir. Çevresine inanç aşılayarak:
“Silahıyla olduğu gibi, aklıyla da mücadele zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdiği başarıyı ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktu” demiştir bir sözünde.

Atatürk'ün, seneler sonra, "Cumhurbaşkanı olmasaydınız, ne olmak isterdiniz?" sorusuna, “Millî Eğitim Bakanı olarak eğitim davasına hizmet etmek isterdim” diye yanıt vermesi bile, eğitimin millet hayatında ne kadar önemli bir etken olarak gördüğünün işaretidir.

9 Mayıs 1920’de mecliste okunan ilk programda eğitim alanındaki istekler açıklanırken, eğitim kurumlarının bilimsel ve modern esaslara göre yeniden düzenleneceği, milli özelliğimize, tarihi, coğrafi ve sosyal özelliklerimize uygun yeni bilimsel ders kitapları hazırlanacağı belirtilmektedir.

İkinci önemli konuşmasını 1 Mart 1922’de yapmıştır:
“Çocuklarımıza ve gençlerimize verebileceğimiz öğrenim sırrı ne olursa olsun, onlara temel olarak; ulusuna, Türkiye’ye ve T.B.M.M.’ye düşman olanlara direnmenin gereği öğretilmelidir.” Türk Ulusu’nun kurtarıcısı ve en yüksek uygarlık seviyesine çıkmasını isteyen Atatürk’ ün eğitime verdiği önem bu sözüyle anlaşılmaktadır. Burada bize düşen görev en iyi şekilde çalışıp, maksimum seviyede ailemize, milletimize ve insanlığa faydalı kişiler olmaktır.

Toplum hayatına uyum sağlama, kişilik kazanma, iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olma ancak iyi bir eğitim sayesinde olur. Toplumsal bir ihtiyacın karşılanması olan eğitim, bir devlet hizmetidir. Her ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin geleceğini ilgilendirir. Bu sebeple genç kuşaklar, toplumun

ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yönlendirilir ve eğitilirler. Gençlerin eğitimiyle ilgili olarak Atatürk şunları söylemiştir: “Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun, ilk önce ve her şeyden önce Türkiye'nin bağımsızlığına, kendi benliğine, millî geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Dünyada milletlerarası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevî unsurlara sahip olmayan kişilere ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur.”

Atatürk'ün eğitim konusunda üzerinde önemle durduğu bir başka husus, insanların inançlarında ve düşüncelerinde özgür hâle gelmeleri idi. ølerleme ve yenileşme, bilimde ve teknikteki gelişmelere açık olmakla mümkündür. Büyük Önder, öğretmenlere seslenirken “Hiçbir zaman hatırımızdan çıkmasın ki cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” diyerek kararlarını özgürce verebilen ve yeniliklere açık nesiller yetiştirmenin önemini dile getirmiştir. Toplum hayatına uyum sağlama, kişilik kazanma, iyi bir insan ve iyi bir vatandaş olma ancak iyi bir eğitim sayesinde olur. Toplumsal bir ihtiyacın karşılanması olan eğitim, bir devlet hizmetidir.

Her ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin geleceğini ilgilendirir. Bu sebeple genç kuşaklar, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yönlendirilir ve eğitilirler.
Bugün 5 ziyaretçi (59 klik) kişi burdaydı!
Reklam Alani
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol