//-->

ders-konulari

SÜRYANİLER

Tarihte Süryaniler

Süryaniler, kökenleri 5000 yıl öncesine giden bir toplumdur. Mezopotamya'da yeşeren ve uygarlığın gelişiminde önemli rol üstlenen köklü bir kültürün mirasçıları olan Süryaniler, milattan önceki çağlarda Arami ve Asurlular olarak bilinirlerdi. Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra, coğrafyayı istila edenlerin baskı ve egemenlikleri yüzünden başlangıçtaki etkinliklerini kaybetmişlerdir. Günümüzde ise dünyanın değişik bölgelerinde dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar
Süryani Adı Nereden Geliyor
   Süryani (Süryoyo) adının nasıl, ne zaman ve neden dolayı kullanıldığı kesin olarak bilinmiyor. Süryani isminin kökeni hakkında pek çok varsayım var. Varsayımların ortak özelliği; Süryani adının ya Mezopotamya'daki bir şehirden ya da bu coğrafi bölgede hüküm sürmüş bir kralın adından kaynaklandığıdır. Sizlere bilgi olması açısından, bugün en sık rağbet edilen iki varsayımı aktaracağım. Bu iki varsayım Yakup Bilge'nin, Yeryüzü Yayınları arasında çıkan ve 1996 basılan "Anadolu'nun Solan Rengi Süryaniler" kitabından alınmıştır.
1. Kimi yazarlara göre Suriye adı, bölgeyi ele geçiren Kilikos'un kardeşi Suros'tan geliyor. Süryani adı da bu sözcükten türüyor. XII.yy'da yaşamış olan Diyarbakır metropoliti (Bir bölgede yaşayan Süryanilerin kilise içindeki en üst rütbedeki kişisi) Arami kralı Suros'un adına izafeten, egemenliği altındaki ülkenin "Surisyin" olarak adlandırıldığını, daha sonra Surisyin adındaki son "s" harfinin atılarak "Suriyin" şeklini aldığı ve burada yaşayan halkında bu adla anılmaya başlandığını söyler.
2. Asurluların ülkesine Yunanlılar tarafından sözcüğün sonuna bir 'y' eklenerek "Asurya" deniliyordu. Yunalıların kullandığı ve gitgide yaygınlık kazanan "Asurya ve Asuryan" kelimeleri Aramca konuşan halkın diline girdiği zaman, dil kurallarına göre bazı değişikliklere uğradı ve Asuroyo şeklinde telaffuz edildi. Tarihsel süreçte "A" harfi düşerek kelime Suroyo (Süryani) şeklini almıştır.
Süryani Dili
   Süryanice, Sami diller grubuna ait bir Arami lehçesidir. Bu dilin tarihi M.Ö 2000 yılına kadar gider. Yaşadığımız yüzyılda hâlâ yazım ve konuşma dili olarak Ortadoğu ve başka bölgelerdeki topluluklar arasında konuşulmaktadır. Aramice, Grek ve Pers hükümdarlarının egemenliğine rağmen Suriye ve Mezopotamya'daki Arami toplulukları tarafından kullanılmıştır. Bu toplulukların büyük çoğunluğu daha sonraları Hıristiyan dilini benimsemiş ve Süryanice bir anda Hıristiyan dili olmuştur. Süryanice, Edessa kentinin (Bugünkü Urfa) yerel lehçesi olarak başlamıştır. Süryani dili, zamanla tacir Süryani misyonerler tarafından ipek yolu boyunca Doğuya taşınarak Güney Hindistan ve Çin'e kadar yayılır. Bu dilin bir özelliği de Grek kültürü ile Mezopotamya uygarlıkları arasında köprü vazifesi görmesidir. O zamanlar Süryaniler bilimde çok ilerlemeler kaydetmişlerdi. Grekçe, Arapça ve Süryanice'yi iyi biliyorlar ve Yunan klasiklerini Süryanice'ye; Süryanice'den de Arapça'ya çeviriyorlardı. Bu sayede Arap dünyası antik Yunan ve Grek kültürleri ile tanışmış, Batı dünyasının düşünce sistemi Doğuya taşınmıştır.
SÜRYANİLER VE HIRİSTİYANLIK
Mümin Toplum ve İsa'nın Mendili
   Süryaniler tarihleri boyunca, özellikle de Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra inançlarının çok etkisi altında kalmışlardır. Hıristiyanlığı erken kabul eden toplumlardan olan Süryaniler için çok ünlü bir mendil hikayesi vardır: Hz. İsa zamanında bir Süryani kenti olan Edessa'nın (Süryanice'de Orhoy, bugünkü Urfa) kralı olan Abgar Ukomo (Kara Abgar) hastalanır ve hastalığından kurtarması için mucizelerini duyduğu İsa'yı kentine davet eder. Hz. İsa, Edessa'ya gelemez ancak yüzüne sürdüğü ve kendi suretinin çıktığı bir mendili Abgar'a yollar. Kral Abgar mendili alınca hastalığından kurtulur. Bu olaydan çok etkilenen kral, Hıristiyanlık inancını kabul eder. Mendildeki HZ. İsa'nın resmi dünyaya buradan yayılır. Mandilo olarak ünlenen bu resim hem kilise hayatında önemli bir yer tutmuş hem de ikona çizimlerini etkilemiştir. Bu mendil 994 yılında büyük bir törenle Edessa'dan Konstantinapol'e götürülür. Büyük bir ihtimalle de 1204 yılında Haçlıların kenti yağmalaması sırasında tahrip olur.
Yeryüzündeki İkinci Kilise
   Süryaniler, tarihleri boyunca dinlerine çok sadık kalmışlardır. Örneğin Kudüs'teki ilk kiliseden sonra ikinci kilise, daha M.S 37 yılında Antakya'da Süryaniler tarafından kurulmuştur. İsa'nın öğrencilerinden Petrus, Antakya'ya geldiğinde insanlara Hıristiyanlığı benimsetir ve kendi adıyla anılan bir kilise inşa edilir. Daha sonraları Süryaniler burada ilk patrikhaneyi kurarlar. Bu olay Hıristiyanlığın Doğuda yayılmasını ve sürekliliğini sağlamıştır
Bugün 118 ziyaretçi (135 klik) kişi burdaydı!
Reklam Alani
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol