//-->

ders-konulari

PİRAMİTLER NASIL İNŞA EDİLDİ

PİRAMİTLER NASIL İNŞA EDİLDİ


M
ısırlılar piramitleri uçurtmalarla inşa etmiş olabilir. Bu çok komik bir fikir gibi görünse de California Teknoloji Enstitüsü’nden bir havacılık profesörü bunun yine de doğru olabileceğini kanıtladı.

Piramitler üç bin yıldan daha uzun bir zaman önce inşa edildi ve hiç kimse nasıl inşa edildiklerini bilmiyor. İnsanların kafasında genelde taşları kızaklar üzerinde çeken on binlerce köleden oluşan bir resim var. Fakat bu teoriyi doğrulayacak herhangi bir kanıt yok. Piramitlerin inşa edilmesinde uçurtmaların kullanılmış olabileceğini ilk ileri süren Colifornialı bir yazılım danışmanı olan Maureen Clemmons’tur. Clemmons Mısır piramitleri üzerine yazılmış bir kitabı dikkatle okurken, tuhaf bir şekilde dikilmiş bir sıra insanı gösteren bir hiyeroglife rastladı (yukarıdaki resim). Bu kişiler ellerinde ipe benzer bir şey tutuyorlardı ve bu ip bir tür mekanik sistemle gökyüzündeki dev bir kuşa bağlanıyordu. Clemmons bu kuşun gerçekte insanların ağır bir nesneyi kaldırmak için kullandığı dev bir uçurtma olup olmadığını merak etti.

Fikrin cazibesine kapılan Clemmons bunun mümkün olup olmadığını araştırmaya başladı. Colifornia Northridge Parkında 2,5 metre uzunluğunda bir kızılağaç kütüğü ile 180 kilo ağırlığında çimentodan yapılmış bir obeliski arkadaşlarıyla birlikte mağazalardan alınan basit uçurtmalarla kaldırmaya çalıştı. Sonunda bunu başardılar ve Clemmons daha öte deneyler ve araştırmalar için üniversitelerin havacılık bölümleriyle temasa geçmeye başladı. Birkaç kere reddedildikten sonra Calteck’te şansı döndü. Mürteza Garip fikirle büyülenmişti: “İranlı olduğum için Ortadoğu’yla ilgili araştırmalarla çok ilgileniyorum,” diyor kendisi.

Clemmon’un ilgisini başlatan resim onu da düşündürmüştü. Resimde görülen gökyüzündeki nesnenin kanatları bir kuşunkine göre fazla kısa ve genişti. “Uçurtma olabileceğine dair açık bir ihtimal var,” diyor Morteza. Öğrencisi Emilio Graff için bir yaz projesi bulması gerektiğinden, ona ağır nesneleri kaldırmak için uçurtmaları kullanma imkanlarını araştırma görevini verdi.

Garip ve Graff kendilerine 4-5 metre uzunluğunda taştan yapılmış bir obeliski rüzgardan başka enerji kullanmadan yatay halden dikey hale getirme görevini belirledi. İlk hesaplamalar ve eşit ölçek rüzgar tüneli deneyleri onları 1,3 tonluk bir sütunu kaldırmak için güçlü bir rüzgara ihtiyaç gerek olmadığına ikna etti. Eğer yeterli süre eserse, ortalama şiddette bir rüzgar da işi görebilirdi. Anahtar çekici kuvveti çoğaltacak bir makara sistemiydi.

Bundan sonra obeliskin ucunu tutan makara sistemi yaptılar (yukarıdaki resim). Buradaki fikre göre obeliskin ucu yükseldiği zaman altına konmuş olan yük arabası sayesinde obeliskin tabanı yaklaşacaktı.

Bu yılın başlarında (2001) Clemmons, fikri 40 metre kare genişliğinde dörtgen bir naylon uçurtmayla sınadı. Uçurtma obeliski yerden havaya kaldırdı. “Ağzımız açık kaldı,” dedi Garip. “Rüzgar uçurtmaya vurduğu anda, dev bir güç açığa çıktı ve obelisk 40 saniye gibi kısa bir sürede yerden yükseldi.”

Rüzgar saatte 16 ila 20 kilometre arasında hafif bir şiddette esiyordu. Bu gerekli olduğunu zannettikleri hızın yarısından daha azdı. Uçurtma açıldığı zaman ne olacağını tahmin bile edememişlerdi. “Daha sonraki sürekli kuvvetten beş kez daha güçlü bir ilk çekiş oldu,” diye belirtiyor Garip.

Bu hızlı çekiş uçurtmaların dev ağırlıkları kaldırabileceği anlamına gelmekteydi. “300 tonluk bir obelisk bile 40 kadar adam, dört beş uçurtmayla yerden yükseltilebilir.” Clemmon piramit inşaatçılarının dev taşları yerlerine kaldırmak için uçurtma kullanabileceği konusunda haklıydı. “Gerçekten böyle yapıp yapmadıkları ise ayrı bir mesele,” diyordu Garip.

Piramitlerin inşaatını gösteren hiçbir resim mevut değil. Bu yüzden gerçekte ne olduğu bilemiyoruz. “Taşların kaldırılması için uçurtma kullanıldığı teorisi, kaba güç teorisinden ne daha geçerli ne de daha geçersiz,” diyor Garip.

Rüzgar gücünü toplamak için kullanılan bütün aletler, yelkenler, makaralar, ipler asırlar önce çürümüş olabilir. Garip ayrıca piramit inşaatının başında olan rahiplerin uçurtmaların sırrını kendilerine saklamak istemiş olmalarını normal görüyor. Rahiplere atfedilen gizli güçlerden biri de doğal elementleri istedikleri gibi kullanabilmeleriydi. “Bu gizli bilgiler sayesinde kitleler üzerinde büyük bir iktidara sahiptiler,” diyor Garip. Uçurtma birçok kültürde dini anlamları olan kutsal bir semboldür. Polinezya’da uçurtmalar belli tanrılar tarafından temsil edilir. Uçurtma uçurma Maoriler için kutsal bir ritüeldir ve kehanet amacıyla ve cenaze törenlerinde kullanılmıştır.

Rüzgar enerjisini toplamak Mısırlılar gibi başarılı yelkenciler için asla sorun değil. Mısırlılar ayrıca çok sağlam ahşap makaralar kullanmalarıyla ünlüydü. Garip, “Üniversitedeki uzman arkadaşlarım lifleri doğru yönde kesildiği taktirde bir ağacın metallerden daha güçlü olabileceğini söylüyor,” demektedir.

Garip keten ipler ve ahşap makaralar ve Mısırlılar gibi makaralardaki akışkanlığı su ve yağla artıracağı bir sistem inşa etmeyi planlıyor. Ayrıca mumlanmış keten kumaştan yelkenler yamayı planlıyor.

Clemmons Mısırlıların bok böceklerinden çıkarılmış olan yapışkan bir maddeyle yelkenlerini ve uçurtmalarını rüzgar geçirme hale getirdiklerine inanıyor. Clemmons yeşil bok böceklerinden çıkardığı bir yapışkan maddeyle kumaşların rüzgar geçirmez hale getirileceğini kanıtlamıştır.

Birçok kutsal Mısır sembolünün kökeni Piramitleri inşaatına dayanıyor olabilir. Mısırlıların haç sembolü Ank, bir uçurtmayı kontrol etmek için harika bir iskelet oluşturmaktadır. Clemmons Hıristiyanlığa ait birçok dini sembolün de gündelik hayattan çıkmış olmasını buna kanıt gösteriyor.

Çok az olgudan hareket eden bu tür spekülasyonlara Mısır bilimciler çok sıcak bakmıyorlar. California Üniversitesi Mısır Bilimi Profesörü Willeke Wendrich, “Uçurtmayla taşımaya dair hiçbir kanıt yok,” diyor. Bir mühendis jeolog olan ve Giza Platosu Harita Projesi’nde çalışan Colin Reader fikre o kadar kapalı değil. “Uçurtma teorisiyle ilgili en büyük sorun bence kadim metinlerde uçma veya uçurtmayla ilgili hiçbir referansın olmaması.”

Bununla birlikte Reader Mısırlıların uçmayla ilgilendiğine dair ufak tefek kanıtların mevcudiyetini kabul ediyor ve Sakkara’daki basamaklı piramitte bulunan ahşap bir alet tıpkı bir planöre benzediğini itiraf ediyor. Bu alet İsa’dan yalnızca birkaç asır öncesine ait olsa da, Mısırlıların uçma fikrine uzun zamandır sahip olduğunu gösteriyor olabilir.  Üstelik diğer kadim uygarlıklar uçurtmayı biliyorlardı. İ.Ö. 1250 yıllarında Çinliler uçurtmaları mesaj taşımak ve düşmanlarının üzerine yanan maddeler atmak için kullanıyordu.

Marcus Chown

Bugün 7 ziyaretçi (98 klik) kişi burdaydı!
Reklam Alani
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol